E-Belge Sorgu Vergi Ödeme Borç Sorgulama Kent Rehberi İmar Durumu SANAL TUR
ÇAĞRI MERKEZİ
0212 449 55 00
Çok eski devirlerde dağınık av evlerinin bulunduğu Güngören, Osmanlı Döneminde İstanbul'un Kağıthane ve Göksu’dan sonra önemli bir mesire yeri olmuştur. Bugün Güngören'in bulunduğu yerleşim yeri Vitos olarak da adlandırılan köy, İstanbul'da Samatya ve Yenikapı yemenici esnafının dokudukları yemenilerini, Padişahtan almış oldukları izinle suyu bol olduğu için yıkadıkları Güngören’dir. Güngören bugün Merter Tekstil ve Konfeksiyon Sanayicilerine yataklık etmesinden çok önce, Osmanlı yemenicileri için iş alanı olmuştur.
Güngören çok eski devirlerden kalma bir yerleşim alanıdır. Bu bölgeye eskiden Vitos denilmekte idi. Güngören eski tarihlerde Bizans'ın şaşaalı devirlerinden İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından alınmasına kadar bir Bizans köyüydü. Bizans İmparatorluğunun geçimine büyük katkıda bulunurdu. Ayrıca araziden Halkalı içme suyu kanallarının geçişi, dini öneme haiz Ayazmanın bulunuşu köyün değerini arttırmaktaydı.
Bizans’tan bugüne kadar gelen ve zaman zaman yerleşme nedeni ile tahrip edilen su kanallarının mevcudiyetine bugün bile şahit olmaktayız. Son zamanlara kadar Güneşlitepe mevkiinde, Bağcılar yolu üzerinde yol yapımı nedeni ile iptal edilmiş su kanalı bacaları (kör kuyu diye isimlendirdiğimiz) Güngören ve Bağcılar’ı, Esenler'e birleştiren köprünün hemen yanındaki su terazisi güzel bir mimari örnek olarak karşımıza çıkar. Yine bu kanalların bir bölümüne Kartaltepe Haznedar birleşiminde Söğütler bölgesinde rastlarız.
Güngören-Soğanlı yolunun Köyiçi itibariyle Viranbağ yolu ile Davutpaşa Kışlasını (Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi Kampus Alanı) aşarak Şişe Cam Fabrikası önünden Topkapı’ya ulaşan yola Eski Edirne Yolu denmektedir. Bu yol İstanbul'un alınışında Fatih Sultan Mehmet'in ordularının geçişini sağlamıştır. Yol çeşitli coğrafi etkenlerle toprak altında kalmış, kullanılmaz hale gelmiştir. Daha sonra bu tarihi yolun önemi Londra Asfaltı'nın Avrupa yolu olarak yapılmasıyla tamamen kaybolmuştur. İstanbul'un Fethinden sonra 1611 yılında şimdiki Gençosman Camii ve Çeşmesi yapılarak genellikle buralarda yaşayan çobanların istifadesine sunulmuştur. O devirlerde şimdiki Merter bölgesinin yakınında Efes Pilsen Fabrikasının yerinde Sultan Murat'ın Av Köşkü bulunmaktaydı. Daha sonraları Rumlar Vitos köyünü terk edince Hükümet buraları iskan yeri olarak kabul etmiş ve Yunanistan’dan gelen mübadele göçmenlerini bu köylere yerleştirmiştir. Zamanla Güngören bir çiftlik haline getirildiğinden genellikle buraya Ahmet Merter Çiftliği denilmekte idi. Rumlardan sonra Güngören mevkiinde 15 haneli bir köy bulunmaktaydı. İstanbul pazarlarında Vitos çayır bamyası en çok satılan ve aranan ürünlerdendi.
Güngören'in İstanbul'a çok yakın olması, 1950’lerden sonra nüfusun artmasına köyün batı ve kuzeybatısı tarafında kalan arazilerin parsellenerek yerleşim alanı olarak kullanılmasına neden olmuştur. Bugün bu bölgeye Parseller adı verilmiştir. Ayrıca eski köyün batı kısmında kalan tarihi Haznedar Çiftliğinin bulunduğu alanda da yerleşim hızla artmış ve adeta köyün merkezi durumuna gelmiştir. Bugün Belediye binası ile çarşı bu semtte bulunmaktadır.
Güngören'in köy statüsü ise 1966 yılına kadar devam etmiştir. 1966 yılında Güngören adıyla Belediye kurulmuştur. Belediye Başkanlığı, 1980 tarihinde kaldırılarak, Şube Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. Belediye Şube Müdürlüğü, 1 Kasım 1992 tarihine kadar hizmet vererek,yine aynı tarihte yürürlüğe giren 3806 sayılı 13 İlçe ve 2 İl Kurulması Hakkındaki Kanun gereğince Bakırköy İlçesinden ayrılarak, Güngören adıyla yeni bir İlçe kurulmuş 26.08.1992 tarihinde faaliyete geçmiştir. İlçemizin Kurucu Kaymakamı 10.08.1992 tarihinde göreve başlayan Hüseyin ATAK tır.
29.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3949 sayılı 3 İlçe Kurulması Hakkındaki Kanun gereğince, Esenler'in İlçemizden ayrılması ile Güngören İlçesine 11 Mahalle kalmıştır. Güngören, coğrafi yönden çok güzel bir yerleşim alanına sahiptir. Eski köy Vitos deresinin batı yamacında kurulmuş, yıldan yıla gelişerek batıya doğru yayılmıştır. Bugünkü görünümü iki yamaçta güneyden kuzeye doğru uzanan ve yapıları günden güne modernleşen bir durum arzetmektedir.